BAK ÖNÜMÜZDE YENİ BİR MEVSİM

  -‘’İnsanlar ölür, elbiseleri kalır geriye.’’ Ne zaman söyledin bunu. Ağzın buruşmuş, dişlerin yitip gitmişti etli dudaklarının altında. Uzakta bir yere bakmıyordun. Mahallenin orta yerinde bir berber dükkânının kapısına atılmış tahta taburelerde oturmuş ayran içiyorduk. Ayran soğuk değildi. -‘’Buz gibi ayran, için serinleyin,’’ demişti Serhat. -‘’Sevmem ama ver bakayım, zahmet etmişsin getirmekle,’’ demiştin sonra. Tavlada […]

“OYUNCAK BEBEK” (2.kısım)

II Saçları henüz yeni ağarmaya başlamış olan adam kamyon kasasındaki çuvallar düşmesin diye sıkı sıkı tutuyordu. Bir heykel kadar hareketsiz olan yüzü soğuk havanın etkisiyle daha da sertleşmişti. Elindeki parçalanmış oyuncak bebeği sıkıca tutan kızından gözlerini alamıyordu. Kızına sıkı tutunmasını tembihledikten sonra, bakışları belli bir noktaya sabitlenmiş olan karısına baktı.  Ortamı yumuşatacak bir şeyler söylemek […]

“OYUNCAK BEBEK” (1.kısım)

Karabulutlar, esen rüzgara meydan okurcasına tüm ağırlığı ile yeryüzüne musallat olmuş, güneşin bile baş edemediği kudretini arzı endam ediyordu. Yerdeki mermi kovalarından biriyle oynadığı küçük oyundan sıkılan karanlık adam, sakalını sıvazlayarak, önünde diz çökmüş, elleri ve ayakları bağlı olan insanlara baktı. Çok beklemeye niyeti yoktu. Birkaç adım yürüdükten sonra elindeki keleşi havaya kaldırdı tam o […]

Ayna Çarpması

Ablam sözcük sözcük, diline tespih etmişti annemi. “Anne çok hasta, herkesi karıştırmaya başladı.” Bütün bildiği ve söylediği buydu bana her telefon açışında. Bense dönmek istemiyordum bir daha oraya. Ora. Çocukluğuma. Başımda okunan dualara, boynuma kesilen gümüş paralara… Üç numara tıraşıma, trahomlu gözlerime, sahasında hep kaleci olduğum o arsaya. Hele hele on yedi yaşıma, hiç mi […]