“OYUNCAK BEBEK” (2.kısım)

II

Saçları henüz yeni ağarmaya başlamış olan adam kamyon kasasındaki çuvallar düşmesin diye sıkı sıkı tutuyordu. Bir heykel kadar hareketsiz olan yüzü soğuk havanın etkisiyle daha da sertleşmişti. Elindeki parçalanmış oyuncak bebeği sıkıca tutan kızından gözlerini alamıyordu. Kızına sıkı tutunmasını tembihledikten sonra, bakışları belli bir noktaya sabitlenmiş olan karısına baktı.  Ortamı yumuşatacak bir şeyler söylemek istese de şu an faydasız olacağını düşünüp vazgeçti. Yoğun bir kontrolden sonra sınırı geçmişlerdi. Ülke topraklarını terk ederken sayısız hatıra canlanıyordu gözünde, içten içe bu topraklara bir daha dönemeyeceğini hissediyordu. Kafasındaki düşüncelerden kaçarcasına motor sesine karışan, şoförün çaldığı hareketli müziğe kulak kabarttı tanıdık ezgilerdi bunlar. Ama nedense hareketli müzik, içinin daha fazla ezilmesine sebep oluyordu. Medrese yıllarından kalma bir hatıra canlandı kafasında; Soğuk bir kış günü arkadaşı Abdurahman ile beraber eve dönüyorlardı ikisinin cebinde hiç para kalmadığı için uzun bir yolu yaya kat etmek zorunda kalmışlardı. Bir cenaze arabası durmuştu yanlarında ama bütün ısrarlara rağmen Abdurahaman binmek istememişti . Arabanın içinden kafasını uzatan adam; “Korkmayın mevtayı az önce gömdük tabut boş anlayacağınız, hem doluda olsa ölü adam size ne yapsın canım” diyip sigaradan sararmış dişleriyle sırıtmıştı. Abdurahman uzun boylu, biraz fazla esmer olmasına rağmen yakışıklı bir çocuktu babası erken yaşlarda öldüğü için üzerine sinmiş bir ağırlık vardı. Fazla konuşmayı sevmezdi ama nedense bu kez konuşmaya karar vermişti. Lafa başlamadan önce birkaç kez ne söyleyeceğini hesap eder gibi yukarı bakmıştı. “Babamın mezarına gidemiyorum” dedi ve bir süre sustuktan sonra devam etti. “Babam ölmeden önce hatırlıyorsan mezarda oyunlar oynardık. Hatta boş mezarlara yatıp ölü taklidi yaptığımız bile oluyordu, ama artık değil bir mezarın içine yatmak, mezarlığı görünce bile korkuyorum ama en kötüsü de ne biliyor musun? Babamdan korkuyorum, sanki her an topraktan çıkacakta karşıma dikilecek,halbuki ilk günler babamın tekrar yaşamasını mezardan çıkıp eve gelmesini o kadar çok istiyordum ki. Ondan dolayı binemedim arabaya,bana ölümü hatırlatan her şeyden kaçıyorum sen gitseydin keşke, ben gelirdim yavaş yavaş” diyip bakışlarını öne eğerek yürümeye devam etti. Kamyonetin korna sesiyle düşüncelerden kurtulup etrafına bakındı uzun toprak yolun ardından şehre girmişlerdi. insanlar gündelik işlerin monotonluğunda hayatlarına devam ediyorlardı. barut ve kan kokmayan bir yeri çoktandır görmemişliğin özlemi mi yoksa ölümümden biraz da olsa uzaklaşmış olmanın huzurumu olduğunu bilmediği bir sıcaklık doldu içine. Aynı zamanda,Abdurahman’ın kevgire dönmüş cesedini düşünmekten alıkoyacak bir şeyler bulduğu için kendisini şanslı hissediyordu. Kamyonet dar sokaktan girip yerdeki küçük taşların etkisiyle daha fazla sallanmaya başladı.

Görsel: Joshua Reynolds

Kırk beş yaşlarındaki esmer ve buruşuk tenli kamyonet şoförü yine bir müşteri bulmuş olmanın mutluluğu ile çalan müziğe kafasıyla eşlik ediyordu. Savaş başladığından beri kesat olan işleri açılmış, kazandığı para ile hem, eskisinden daha sağlam, ikinci el bir kamyonet almış hem de kendisinden genç olan karısına güzel görünmek için saç ektirmeye karar vermişti. Kahvehanede okey oynadığı zaman arkadaşlarıyla derin memleket meseleleri konuşur! Savaşın yıkımından şikayet edecek kadar görmüşlük taslardı.Ama içten içe duyduğu kazancının artmasındaki memnuniyet yüzünde derin bir mutluluk resmi çiziyordu. Sabah erkenden saatlerinde evden çıkıp sınır kapının önünde bekliyordu ilk önceleri birkaç kez kazıklanmıştı arabasına aldığı göçmenleri eve bıraktıktan sonra ya parasını alamıyor ya da hak ettiğini düşündüğü paradan daha az veriyorlardı. Göçmenlerin anlamadıkları dile küfür edip içini biraz rahatlasa da bu durum çok sürmedi. Bir gün, arabasına aldığı ailenin, Türkçe bilen oğlundan, öyle bir dayak yemişti ki hem kuruş para alamamış hem de gözüne yediği yumruklardan dolayı bir süre insan içine çıkamamıştı. Bu ona ders olmuş, artık parayı peşin almaya başlamıştı. Üstelik göçmenlere ufak bir komisyon karşılığında kiralık ev buluyor kazancını günbegün artırıyordu . Dar sokaktaki eski kapının yanında kamyoneti durdurdu. Sigarasından bir nefes daha alıp kamyonetten indi. Kasaya yaklaştığında, baba çabuk bir hareket ile kamyonetten atladı. Küçük kızı kucaklayıp yere bıraktı. Şoför kamyonetin arka kapısını açtığında annede inmeye başlamıştı. Şoför kamyonete yaslanıp sigarasını tüttürdü, son nefesi aldığında kamyonet boşaltılmıştı. Baba şoförün yanına gittiğinde itinayla saklamış olduğu paraları çıkartıp şoföre uzattı şoför memnuniyetini gösteren bir yüz ifadesinden sonra, samimiyetsiz bir şekilde “Allah yardımcınız olsun” diyip kamyoneti gürültüyle çalıştırarak, tekrardan sınır kapısının yolunu tuttu… Genç kadın kamyonetten uzaklaşan kızına seslenip kocasının yere bıraktığı çuvallardan biri alarak evin kapısına yöneldi. Oturmaktan ayakları uyuşmuş yol boyunca soğuk havaya rağmen, boncuk boncuk terlemişti. Kadın, eve girdiğin de lambayı açmaya çalıştı ama lambalar yanmadı, tam o sırada kocasının sesiyle arkasına döndü. Kocası biraz mahcup bir tavırla gözlerini kaçırarak; “Elektriği kesmişler,önceki kiracılar faturaları ödemeden kaçtığı için ev sahibi elektrik yok, bu şekilde oturacaklarsa otursunlar demiş, biraz idare edeceğiz.Hem içerde gaz lambası da varmış.” Kadın vakur bir ifade takınarak, dönüp yürümeye devam etti.

Görsel: Debra ve Dave Vanderlaan

Meryem çakan şimşeğin sesiyle gökyüzüne baktı kara bulutlar birbirlerine sokulmaya çalışıyorlardı. Bir bulutun üstünde oturduğunu hayal etti “Acaba, dikenli sınırlar, bulutun üstündeyken, bakıldığında görünüyor mu?” diye geçirdi aklından. Oyuncak bebeğine bakıp odanın lacivertimsi karanlığına doğru yürümeye başladı.

Genç kadın kamyonetten uzaklaşan kızına seslenip kocasının yere bıraktığı çuvallardan biri alarak evin kapısına yöneldi. Oturmaktan ayakları uyuşmuş yol boyunca soğuk havaya rağmen, boncuk boncuk terlemişti. Kadın, eve girdiğin de lambayı açmaya çalıştı ama lambalar yanmadı, tam o sırada kocasının sesiyle arkasına döndü. Kocası biraz mahcup bir tavırla gözlerini kaçırarak; “Elektriği kesmişler,önceki kiracılar faturaları ödemeden kaçtığı için ev sahibi elektrik yok, bu şekilde oturacaklarsa otursunlar demiş, biraz idare edeceğiz. Hem içerde gaz lambası da varmış.” Kadın vakur bir ifade takınarak, dönüp yürümeye devam etti.

Meryem çakan şimşeğin sesiyle gökyüzüne baktı kara bulutlar birbirlerine sokulmaya çalışıyorlardı. Bir bulutun üstünde oturduğunu hayal etti “Acaba, dikenli sınırlar, bulutun üstündeyken, bakıldığında görünüyor mu?” diye geçirdi aklından.

 

Oyuncak bebeğine bakıp odanın lacivertimsi karanlığına doğru yürümeye başladı.

Yağmur damlaları, pencereye, intihar edercesine çarpıyor,gök gürültüsü gecenin karanlığına ışıklar içinde göz kırpıyordu. Küçük kız gaz lambasının titrek ışığını elleriyle açıp kapatarak karanlık odanın duvarlarına nazlı resimler çiziyordu. Baba son sigarasını yudumlarken, gecenin çıkmazından daha zifiri hayalleri ile cenk ediyordu. Abdurahman’ın anlattığı bir hikaye geldi aklına o zamanlar çok mana veremediği bu hikaye şimdi kafatasının içinde balyoz gibi sağa sola çarpıyordu. “Bir adam vahşi bir hayvandan kaçıyor ama öyle bir hayvan ki adamı tek lokmada yutabilecek cinsten. Zavallı adam can korkusuyla, önüne gelen kuyuya atlıyor ama ne görsün kuyunun dibinde bir ejderha ağzını açmış adamı yutmak için bekliyor. Şans odur ya tam düşecekken kuyunun taşları arasından çıkmış olan bir dala tutunuyor. Ama bir süre sonra kolundaki kuvvet tükeniyor, umutsuzca etrafına bakınmaya başlıyor,yukarıya bakınca bir de ne görsün siyah ve beyaz renklerde iki fare tutunduğu dalı kemiriyor. Zavallı adam anlıyor ki ölümden kaçış yok. Dalın ucundaki bal damlasını fark ediyor dilini uzatıp o bal damlasını emse de hiç bir tat alamıyor…

Odanın içerisinde öyle bir sessizlik oluşmuştu ki soluk sesinden olmasa, lambadaki titrek alevinin sesi duyulacaktı. Anne küçük holden geçerek gaz lambasının yanına oturdu, küçük kızı kucağına alarak saçlarını okşamaya başladı. Boğazına deminden beri hapsettiği soruyu sormak istiyor ama alacağı cevaptan korkuyordu. Kendisinin bile zor duyduğu bir sesle; “Onca cesedi gömdüler mi acaba?”dedi. Kısık ses odanın gömülü olduğu sessizliği parçalamıştı. Baba bakışlarını camdan ayırarak lambanın ışığında farklı bir güzelliğe bürünen karısının yüzüne baktı. “Gömmüşlerdir” dedi ardından susarak tekrar pencereye döndü,sigarasından bir nefes alıp yavaş yavaş ağzındaki dumanı özgür bırakırken yarım bıraktığını düşündüğü cümlesine devam etti. “Yoksa Allah korusun o kadar cesedin kokusu buraya kadar gelirdi.” sesine cevaptan çok temenni eden bir ton hakimdi. Küçük kız babasının sözlerinden sonra elinde tuttuğu oyuncak bebeğini burnuna doğru götürdü. Oyuncak bebeği, henüz kokmaya başlamamıştı. Aniden, gecenin şifoni karanlığında, yağmur damlalarının arasında süzülen izli mermilerin sesi odanın içinde yankılandı. Küçük kız çok korkmuştu, ama seslerin uzaktan geldiğinin de farkındaydı. Bebeğini göğsüne daha sıkı bastırıp annesine ürkekçe sindi.Anne kızının korktuğunu anlayınca kısık bir sesle; “Her yağmur damlasını yeryüzüne bir melek indirir, yağmur yağınca yeryüzün de hiç bir insan ölmez.” dedi. Küçük kız bakışlarını pencereye vuran yağmur damlalarına çevirdi.

Küçük kız, uyuyan anne ve babasının yanından usulca kalktı gaz lambası henüz sönmemiş ama ışığı çok azalmıştı, bebeğini alıp bir şeylere çarpmamaya dikkat ederek dışarı çıktı. Yağmur serin bir rüzgar eşliğinde yağıyordu. Küçük kız hissettiği soğuğa aldırış etmeden Evin giriş kapısında yağmuru izlemeye koyuldu,ama annesinin bahsettiği melekleri göremiyordu.Küçük elini uzatarak birkaç yağmur damlasını tutmaya çalıştı. Islanan elerine baktı; “Acaba melekler bebeğimi tekrar yaşatabilir mi? diye düşündü, ayakları bu isteği öncesinden sezinlemişçesine hareket etmeye başladı. Etrafına baktığında gözleri duvarın dibindeki toprak alanda yatmış olan kediye takıldı, yağmurun ıslatmadığı tek yer orasıydı. Avlunun ortasına geldiğin de sırılsıklam olmuştu. Kafasını kaldırıp gök yüzüne baktı, göz kapaklarını ağırlaştıran yağmurun şıpırtısıyla gözlerini kapattı. Ardı ardına ateşlenen silahların sesi duyuldu,ama küçük kız hiç korkmadı çünkü melekler üzerine yağarken ölüm ona çok uzak geliyordu… Küçük kız gözlerini açtığında gök yüzünden düşen kanatlı balıkları gördü. Her biri farklı renkler-de olan bu balıklar, pullarında geceden topladıkları bütün ışıkları yansıtıyorlardı. Balıklar yere düştüklerinde bir süre çırpınıyor sonra hareketsiz kalıyorlardı. Şimdi avlunun her karışında çırpınan balıklar vardı. Küçük kız gördüğü manzaranın şaşkınlığı ile etrafında dönüyordu ama balıkların öldüğünü fark edince göz yaşları yağmura eşlik etmeye başlamıştı. Ve şimdi, onu korumak için ölen melekleri teker teker kucaklayıp öpmek istiyordu.

 

IV

Radyonun gıcırtılı sesi nihayet yerini anlaşılır seslere bırakmıştı. Baba,radyonun antenine bağladığı uzunca tel parçasını sabit tutmaya çalışıyordu. Dün gece silah sesleriyle sürekli uykusu bölünmüş,çeşit çeşit kabuslar görmüştü. Duvarın kenarında oturan kızına baktı deminden beri elindeki tahta parçasıyla toprağı kazmasına mana verememişti. Radyoda ko-nuşan spikerin sesine dikkat kesildi. Spiker heyecanlı bir ses tonuyla,yaşanan çatışmaların yoğunluğundan bahsediyordu.Ölenlerin ve yaralananların istatistiksel birer veri olmaktan öteye gidemediği,başka insanların ego ve çıkarları için başka başka insanların ölmesi gerektiği savaş tüm vahşetiyle devam ederken,baba kendisini kuyunun içindeki adama benzetiyordu… Kaçtıkları ölüm,açlık,sefillik ve çaresizlik suretlerinde onları burada bekliyordu… Küçük kız elindeki küçük tahta parçasıyla toprağı eşelerken bir yandan da hayretle etrafına bakıyor ve ölen meleklerin nereye kaybolmuş olabileceğini düşünüyordu. Duvarın dibinde oturan kedi geldi aklına. “Acaba kedi bütün melekleri yemiş olabilir mi?”diye düşündü, sonra kedinin cılız bedeni aklına gelince o kadar meleğin karnına sığamayacağına kanaat getirdi. Annesinin sesini işitti onu çağırıyordu,tahta çubuğu bırakarak ürkek adımlarla annesinin yanına gitti.

Anne, odanın içerisinde, sırtına duvara yaslayarak oturmuş önüne açtığı bohçadan çıkardığı beyaz kumaşı küçük parçalara bölüyordu. Küçük kızı görünce,gözleri fal taşı gibi açıldı, küçük kızın elleri ve elbiseleri çamur içinde kalmıştı. Anne ses tonuna hakim olmaya çalışarak biraz öfkeli bir şekilde: “Kızım bu ne hal?” dedi. Küçük kız mahcup bir tavırla ellerini saklamaya çalıştı. Baba radyonun sesini indirerek pencere doğru dönüp; “Hayırdır ne oldu?” Anne küçük kızı göstererek; “Görmüyor musun ne hale koymuş kendini.” baba küçük kıza bakıp gülümsedikten sonra; “Bir şey olmaz, çocuk bu üstünü kirletecek tabi ” dedi. Anne söylenerek önündekileri toplayıp ayağa kalktı. Küçük kız annesinin içerden çıktığını görünce bebeğini sakladığı yerden çıkarttı,yavaşça yukarı kaldırıp kokladı…

Tenekenin içinde yanan ateş, odaya tatlı bir sıcaklık vermişti,küçük kız battaniyenin altında oturmuş, annesinin kurutmaya çalıştığı elbisesinden düşen, su damlalarının, ateşle buluşurken çıkardığı sesleri dinliyordu. Annesinin yüzü güçsüz ateşin ışığıyla renk değiştiriyor, çıkan duman odanın her tarafında sisimsi bir atmosfer yaratıyordu. Baba pencerenin kenarına koyduğu montu alıp,üstüne geçirip kapıya doğru yürürken; “İçerde kötü bir koku var sanki!” dedi.Küçük kız babasının bu cümlesiyle beraber oyuncak bebeğini saklamaya çalıştı. Baba söylediği şeyin çokta üstünde durmadan; “Cebimdeki paraları gidip bozdurayım,yiyecek bir şeyler de alırım.” kızına bir bakış attıktan sonra; “Kızıma da yeni bir oyuncak bebek getireceğim” dedi. Küçük kız hiç bir tepki vermeyince, baba bakışlarını anneye yöneltip “Karanlık çökmeden dönerim” dedi ve, dışarı çıktı… Küçük kız pencereye baktığında hafifçe çiseleyen yağmurun altından geçen babasını gördü.Üzerindeki siyah montun içinde sanki küçülmüş gibiydi. Yüzün-den sürekli eksik olmayan o gülümsemeyi örten ka-ranlık gölge, son zamanlarda hiç eksik olmuyordu. Dakikalar geçtikçe yağmur şiddetini artırdı. Anne elindeki elbiseyi zorla sabit tutturduğu tele astıktan sonra acele adımlarla dışarıya çıktı. Küçük kız, ölen melekleri hatırlatan yağmur damlalarına sırt çevirip tenekenin içerisinde yanan tahta parçalarını seyretmeye başlayacaktı ki tenekenin hemen yanında duran beyaz bez parçasını gördü annesinin gelmediğinden emin olduktan sonra hızlı bir hareket ile beyaz bez parçasını alarak,battaniyenin altına sakladı.

Anne elindeki birkaç tahta parçasıyla içeri girdi,ıslanmıştı. getirdiklerini tenekeye attıktan sonra ellerini ısıtmaya çalışarak, yukarıya baktı, tavan genişliğince uzanan, direklerin ortasına çakılmış tahtalarda yer yer nemlenme olmuştu. Damın akmadığından emin olduktan sonra,derisi çatlamış ellerine baktı. parmaklarının arasından görünen ateşin çıkardığı ses acı bir ağıtı andırıyordu.Binlerce yıldır tüm savaşlara tanık olmuş,kötü insanların elinde yaratılış amacının dışına çıkarak yıkımlara ve ölümlere sebep olmuş olmanın,derin hüznüyle,nakşedilmiş bir ağıt…

Dün gece sıklıkla duyulun silah sesleri tekrar başlamıştı uzaktan geldiği bilinse de şiddetli bir ürpertiye sebep oluyordu.Küçük kız battaniyenin altından çıkıp pencereye doğru koştu. Kalbi, ölümden kaçan ürkek bir serçenin kalbi gibi atıyor,burun delikleri hızla açılıp kapanıyordu. Yanağın da ki sıcaklığı hissetti. Menekşenin çi kaplamış haline benzeyen terli yüzü meleklerin gıpta edeceği bir masumiyete bürünmüş, küçük bedeni sıtmaya tutulmuşçasına titremeye başlamıştı. Annesinin sesini duydu,camdan uzaklaşmasını istiyordu. Göz yaşlarını saklamaya çalışarak arkasına döndü. Yeryüzüne yayılmış bütün kötülük putlarını parçalayan, Muhammed-i bir bir ses ile;”Melekler yine ölecek” dedi. Anne anlam veremediği bu cümle karşısında, suskunluğa sığındı..

*Serdal Altun

1990 Yılında Adana’nın Yüreğir ilçesinde doğdu. İlk okul ve orta okul hayatında görsel sanatlardan resme olan ilgisi lise yıllarında yerini sinemaya bıraktı. 2012 yılında Gaziantep Üniversitesi Sinema­Tv bölümünde sinema öğrenimine başladı. Birçok kısa film sosyal sorumluk projesi ve belgesel yönetmenliği yaptı.

Yönetmenliğini Yaptığı Kısa Filmler

Uçurtma – 2015 …. Kurmaca, 00:12:00
1. Bursa Kısa Film Yarışması, Kurmaca Dalı, Üçüncülük Ödülü. 2016
21. Nürnberg Türkiye/Almanya Film Festivali, Kısa Film Yarışması, İkincilik Ödülü. 2016
8. Rotary Kısa Film Festivali, Kurmaca Kategorisi, Mansiyon Ödülü. 2016
13. Marmara İletişim Kısa Film Yarışması, İzleyici Ödülü. 2016
1. Çekmeköy Belediyesi Kısa Film Yarışması, İkincilik Ödülü. 2016
2. Karaköy Film Günleri, İzleyici Oylaması, Altın Karınca Ödülü. 5 Ağustos 2016
11. Boston Türk Belgesel ve Kısa Film Yarışması, Kısa Film Dalı, Jüri Özel Ödülü. 2016
11. Crossroads Uluslararası Kısa Film Yarışması, En İyi Yönetmen Ödülü. 2016
11. Crossroads Uluslararası Kısa Film Yarışması, En İyi Kurmaca Film Seyirci Ödülü. 2016
1. Tarık Dursun K. Kısa Film Festivali, Jüri Özel Ödülü. 2017

Yağmuru Beklerken – 2020 …. Kurmaca
4. Çekmeköy Belediyesi Kısa Film Yarışması, Finalist. 2020

Oyuncak Bebek – 2018 …. Kurmaca, 00:13:12
TV5 Kısa Film ve Sosyal Deney Yarışması, Birincilik Ödülü. 2020
5. Yed-i Velayet 7 Vilayet Kısa Film Festivali, Kısa Film Kategorisi, Birincilik Ödülü. 2018
18. Kısa-Ca Uluslararası Öğrenci Filmleri Festivali, Ulusal Yarışma, Kurmaca Dalı, Jüri Özel Ödülü. 2018
4. Altın Baklava Film Festivali, Kurmaca Dalı, Birincillik Ödülü. 2018
8. Avrupa Birliği İnsan Hakları Kısa Film Yarışması, Birincilik Ödülü. 2018
13. JCI İstanbul Crossroads Kısa Film Yarışması, Kurmaca Dalı, Seyirci Ödülü. 2018
11. Rotary Kısa Film Festivali, Kurmaca Kategorisi, Üçüncülük Ödülü. 2019
TFAYYK Göç Filmleri Festivali, En İyi Kısa Film Ödülü. 2019
1. TRT World Citizen Kısa Film Yarışması, İkincilik Ödülü. 2019
2. İzmir Artemis Film Festivali, Kısa Film Yarışması, Finalist. 2018
19. İzmir Kısa Film Festivali, Ulusal Panorama Bölümü, Gösterim Seçkisi. 2018
3. Çekmeköy Belediyesi Kısa Film Yarışması, Finalist. 2018
1. Dostluk Kısa Film Festivali, Kısa Metraj Film Yarışması, Finalist. 2018
24. Nürnberg Türkiye/Almanya Film Festivali, Kısa Film Yarışması, Finalist. 2019
11. Balkan Beyond Borders Short Film Festival, İnsan Hakları Filmler Bölümü, Gösterim Seçkisi. 2020

Tamam – 2017 …. Kamu Spotu
Kimliğimiz Türkçemiz Kısa Film ve Kamu Spotu Yarışması, Kamu Spotu Dalı, Finalist. 2017

Dikenli Tel – 2017 …. Kurmaca, 00:03:03
6. TRT Uluslararası Çocuk Medyası Konferansı, Türkiye’de Suriyeli Çocuk Olmak, Kısa Film Yarışması, Birincilik Ödülü. 2017
1. Toroslar Belediyesi Ulusal Kısa Film Yarışması, Birincilik Ödülü. 2018
3. Çekmeköy Belediyesi Kısa Film Yarışması, Mansiyon Ödülü. 2018
2. Güzel Ordu Kısa Film Yarışması, Birincilik Ödülü. 2018
2. Güzel Ordu Kısa Film Yarışması, En İyi Yönetmen Ödülü. 2018
1. Hakkari Ulusal Film Festivali, Kısa Metrajlı Film Yarışması, Jüri Özel Ödülü. 2018
Tutunmak Kısa Film Yarışması, Birincilik Ödülü. 2018
24. Nürnberg Türkiye/Almanya Film Festivali, Kısa Film Yarışması, Birincilik Ödülü. 2019

11. Çayda Çıra Film Ve Sanat Festivali, Kurmaca Dalı, Finalist. 2018
2. Güzel Ordu Kısa Film Yarışması, Finalist. 2018
19. İzmir Kısa Film Festivali, Ulusal Panorama Bölümü, Gösterim Seçkisi. 2018
8. Uluslararası Bursa Çocuk Hakları Film Festivali, Yetişkin Gözünden Çocuk Haklari Bölümü, Gösterim Seçkisi. 2019

Elma – 2017 …. Kurmaca, 00:15:26 / Serdal Altun, Şeyhmus Sarice
5. GİO Ödülleri, Kısa Film Dalı, En İyi Film Ödülü. 2017
1. Hakkari Ulusal Film Festivali, Kısa Metrajlı Film Yarışması, Birincilik Ödülü. 2018
2. Bingöl Uluslararası Kısa Film Festivali, Jüri Özel Ödülü. 2018
6. SETEM Akademi BAK Ödülleri, Kurmaca Dalı, Jüri Özel Ödülü. 2018
2. Tres Court Uluslararası Çok Kısa Filmler Festivali, Ankara, Türkiye Gösterim Seçkisi. 2017
3. Marmaris Kısa Film Festivali, Kurmaca Dalı, Yarışma Filmi. 2017
18. İzmir Kısa Film Festivali, Ulusal Panorama Resmi Gösterim Seçkisi. 2017
International Children’s Film Festival, Bangladesh, Official Selection. 2017
2. AFSAD Kısa Film Yarışması, Kurmaca Dalı, Yarışma Filmi. 2018

Klaket Nuri – 2015 …. Kurmaca
3. Zeugma Film Festivali, Gaziantep Üniversitesi Sinema ve Televizyon Bölümü Film Seçkisi. 2015

52. Antalya Film Festivali, Ulusal Kısa Film Seçkisi. 2015
8. Sinepark Kısa Film Festivali, Aklımızda Kalanlar Kurmaca Bölümü, Gösterim. 2015
1. Bursa Kısa Film Yarışması, Kurmaca Dalı, Finalist. 2015
3. Altın Defne Film Festivali, Kısa Film Yarışması, Finalist ve Gösterim. 2015
12. Akbank Kısa Film Festivali, Perspektif Bölümü, Gösterim Seçkisi. 2016
1. Antalya Film Günleri, Gösterim Seçkisi. 2016
1. Eskişehir Uluslararası Kısa Film Festivali, Kurmaca Dalı, Yarışma Filmi. 2016
5. Atıf Yılmaz Kısa Film Yarışması, Kurmaca Dalı, Finalist. 2016
1. Dede Korkut Uluslararası Kısa Film Yarışması, Finalist. 2016
1. Tres Court Uluslararası Çok Kısa Filmler Festivali, Türkiye Seçkisi Bölümü, Gösterim Seçkisi. 2016
23. Adana Film Festivali, Ulusal Öğrenci Filmleri Yarışması, Kurmaca Dalı, Finalist. 2016
2. Marmaris Kısa Film Festivali, Kurmaca Dalı, Finalist. 2016
6. KısaKes Film Yarışması, Ünivizyon Türk Kısaları Galaksisi Bölümü, Gösterim. 2016
1. Ankara Üniversitesi Kısa Film Yarışması, Kısa Film Dalı, Finalist. 2016
3. Axtamara Van Film Festivali, Kısa Film Gösterim Seçkisi. 2016
17. İzmir Kısa Film Festivali, Yarışma Dışı Gösterim Seçkisi. 2016
3. Seattle Türk Film Festivali, Kısa Film Yarışması, Finalist ve Gösterim. 2016
10th International Children’s Film Festival, International, Offical Selected, Bangladesh. 2017
10th International Rouyesh Short Film Festival, Offical Selected, Iran. 2017
Children’s International Film Festival, Dubai, Offical Sellection. 2017
1. Truva Atı Kısa Film Festivali, Gösterim Seçkisi. 2017
Nürnberg Türkiye/Almanya Film Festivali, Olağanüstü Özel Gösterim. 2020

Yönetmenliğini Yaptığı Belgesel Filmler

Dehlizden Doğan Güneş – 2015 …. Belgesel, 00:19:00
1. Altın Baklava Film Festivali, Belgesel Dalı, Finalist. 2015