Sevdiğimizin Kaynağı Sevdiğimiz Kişi Değil, Biziz

Peki merkezimiz içinde olursa nasıl hissederiz?

Bunun en açık cevaplarından biri, hislerimizin, düşüncelerimizin, hareketlerimizin, bize dair her şeyin kaynağının kendimiz olduğunu bilmek, hissetmek ve bu nedenle eyleme geçmekte de zorlanmamak.

Diyelim ki bir insanı o veya bu şekilde sevdik, fakat sonra o kişinin sandığımız insan olmadığını anladık, hayal kırıklığı yaşadık o kişiyle ilgili. Özellikle ayrılmalarda çok yoğun acı çekebiliyor kişi, kendisinin bir parçası gitmiş gibi hissedebiliyor. Merkezimiz içimizde olursa, bir insanın sandığımız kişi olmadığını gördüğümüzde makul şekilde üzülürüz ancak benliğimiz yaralanmış gibi, kendimizden bir parça kopmuş gibi hissetmeyiz. Bir insanı çok güzel ve çok güçlü mü sevdiniz: Güzel. Bu güzel ve güçlü sevebilme kapasitesi bizde, hiçbir yere gitmedi.. O güzel ve güzel sevebilmenin kaynağı bizdik, o kişi değildi. ‘’Merkez meselesi ‘’kaynak’’ın biz olduğumuzu anlamakla, hissedebilmekle ilişkili. Nitekim burada anlatmaya çalıştığım şeyi İngilizcede ‘’self-agency’’(kendi kendimizin kaynağı olmak olarak geçiyor.) Ne kadar yetişkinsek o kadar kendi kendimizin kaynağı olabilme kapasitemizi güçlü duyuyor ve yaşıyoruz.

 

Sadece sevgi değil tabii, her tür hissimizin kaynağı da biziz. Nefret de, nefret edilen kişiden çok nefret edenle ilgili. O kaynağı, yani böyle güzel/güçlü sevebilme kapasitesini hiç kimse elimizden alamaz, ona kimse zarar veremez. Birini böyle güzel sevdiysek bir başkasını da böyle güzel ve güçlü sevebiliriz; o kişiyle birlikte gitmiş değil bu kapasite. Biz hiçbir şey kaybetmedik aslında ve kaybetmiyoruz böyle durumlarda, daha önce görmediğimiz bir şeyi gördük ve anladık sadece.

 

Hatırlarsanız daha önce yaratıcılığın sonsuz olduğunu, bir adet öykü yazıyorsak sayısız öykü de yazabileceğimizi, bu kaynağı kimsenin elimizden alamayacağını söylemiştim. Öykü gibi dış bir nesne değil de sevme gibi bir benlik eylemi için de geçerli aynı şey. Birini güzel ve güçlü sevebildiysek, işte bu da kimsenin elimizden alamayacağı ve asla zarar göremeyen tarafımızla yaptığımız bir şey.

 

 

*Türkçede yirmi dört kitabı bulunan Nihan Kaya, kurmaca eserleri kadar edebiyat, psikoloji ve estetik teori üzerine yazdıklarıyla da biliniyor. 1 Ağustos 1979’da dünyaya geldi. Boğaziçi Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümünden 2001 yılında mezun oldu. İngiltere’de, University of Essex’teki Psikanalitik Çalışmalar yüksek lisansını Winnicott psikolojisi üzerine yazdığı tezle 2005’te tamamladı. King’s College London’da yazdığı, yaratıcılık psikolojisi ve çocuk arketipi konulu doktora tezini Yazma Cesareti: Acının Yaratıcılığa Dönüşümü (2013) adıyla kitaplaştırdı. 2005’ten bu yana, psikoloji ve yaratıcılık alanlarında Avrupa ve Amerika’nın değişik yerlerinde konferans tebliğleri sundu, konuşmalar yaptı. Çatı Katı kitabı 2004’te Türkiye Yazarlar Birliği ödülü aldı. İngiltere’de Routledge Yayınlarının Psikoloji serisinden çıkan Dreaming the Myth Onwards: Revisioning Jungian Therapy and Thought (2008) ve Thresholds and Pathways between Jung and Lacan: On the Blazing Sublime (2020) kitaplarının yazarlarından. 2018 Eylül’den beri MEF Üniversitesi Psikoloji bölümünde Psychoanalysis and Literature I (Psikanaliz ve Edebiyat I) ve Psychoanalysis and Literature II (Psikanaliz ve Edebiyat II) derslerini veriyor. Ayrıca, edebiyat, psikoloji, yaratıcılık gibi alanlarda atölye ve seminerler yürütmekte. Şu sıralar Londra’da, University College London (UCL) Psikanalitik Çalışmalar bölümünde, biri çocuk travması uzmanı bir çocuk psikiyatristi, diğeri çocuk psikoterapisti iki psikanalist süpervizörlüğünde Winnicott psikoterapisi üzerine yeni bir doktora tezi hazırlamakta.

Romanları: Seni Feda Etmeyeceğim (2021) Kırgınlık (2017), Kar ve İnci (2016), Disparöni ya da Yaşama Korkusu (2008), Buğu (2006), Gizli Özne (2003)

Öykü kitapları: Ama Sizden Değilim (2012), Çatı Katı (2004)

İnceleme kitapları: Yüzmek, Yaşamak ve Olma Arzusu (2022), Yazma Cesareti: Acının Yaratıcılığa Dönüşümü (2013), Fildişi Kuyu: Psikanalitik Edebiyat Eleştirisi ve Kadın (2011)

Diğer: İyi Aile Yoktur (2018), İyi Toplum Yoktur: Günlük Hayatta Toplumun Bireyi İstismar Biçimleri (2019), Bütün Çocuklar İyidir (2019)

Çocuk (Hikâye) Kitapları: Ada Annesiyle Duvarları Boyuyor (2020), Otobüsü Kaçıran Şoför (2020), Sahiku Çocuklarla Arkadaş Olmak İstiyor (2021), Prenses A Uyanıyor (2021), Sinderella Elbise Tasarımcısı Oluyor (2021), Asi Koyun Melo (2021), Mafin Bugün Mutsuz Olmak İstiyor (2021), Kırmızı Çizmeleri Annesi Zanneden Kaz (2021), Teneffüsleri Seven Çocuk (2022), Azman Bebek (2023), Bebekler Okulu (2023), Mor Canavar (2023), Saksıda Yaşayan Kalp (2023), Kırgın Ördek Yavrusu ile Kırmızı Ayakkabılı Kız (2023)