‘’Hiç unutmam, bir gün bir dövme sanatçısına dövme yaptırırken…”

 

Fahriye Seda Kayıhan… İstanbul’da Vaso Vasiko Tattoo Studio’da altı yıldır dövme sanatıyla uğraşıyor. On dokuz yaşında, o stüdyoda başlamış macerası… İlk dövmesini on üç yaşında yaptırmış. Cesur, mücadeleci kişiliği zorluklara karşı hep direnmiş. Kendinden bahsederken epey samimi davranıyor… Çoğu genç gibi zorlu bir süreçten geçmiş, şimdiyse u/mutlu. Aklının bir köşesinde dövme sanatçısı olma fikri yeşeren bir bitki gibiymiş. Zamanını bekliyormuş. Zamanı geldiğinde de hamle yapmaya koyulmuş. İnternet üzerinden birkaç stüdyo ile görüşmüş ancak içine sinmemiş hiçbiri. Kimi yeteneğini merak etmeden fiyat bilgisi vermiş; kimisi güven vermeyecek şekilde ‘’gel, ögretiriz’’ demiş. Ters giden bir şeyler vardı.

Fahriye Seda Kayıhan

Bir düzen istiyormuş, devam etmiş arayışına. Ta ki, Vaso Vasiko Tattoo Studio ile denk gelene kadar…Ona bir kapı açmışlar. Hiç tereddüt etmemiş, serüvenine başlamış.

Şimdiki patronunun stüdyosunda ‘bulunduğu ilk an’ gittigi tüm stüdyoları unuttuğunu dile getiriyor.

 

‘’Herkes sabah işine başlar; akşam belirli bir saatte mesaisini bitirirdi. Gözlemlerdim.  Düzenli, disiplinli bir sistem vardı. Ben, bu işte geri adım atmayacağımı biliyordum.’’

 

Önemli bir olaydan bahsediyor. Sadece yol ve yemek ücretinin karşılanmasını istediğinde, patronu bununla yetinmeyip haftalık ücretini peşin vermiş. Giderleri karşılanmış. Öncelikle, işe Studio’da bir çırak olarak başlamış ancak her zaman değerli hissettiğini söylüyor. Hiç çırak muamelesi görmemiş. Hayatta karşılaşılan nadir anlardan biri. Patronu ve eşi aileden biri sanki. ‘’Ayaklarım beni aileme getirmiş… Sonradan öğrendim,’’ diyor.

 

İnsanları dövme yaptırmaya iten motivasyonlar nelerdir? diye bir soru yöneltiyorum. ‘’Hepimiz kırılırız,’’ derken sesi çatallaşıyor. ‘’Sanatın da her duyguya bu yüzden ihtiyacı vardır zaten.’’ Müşterilerinden örnekler veriyor.  Japon sanatına dair yaptığı dövmelerde bir fedakârlık olduğunu söylüyor. ‘’Bu kültürde vücudun büyük bir parçası feda edilmek zorunda. Ejderha, balık gibi imgesel dövmelerin altında, dövmeyi yaptıranın ruhuna dokunan bir şeyler var.’’  Üzgün insanla az karşılaşmış dövme yaparken. Belki de bana yansıtmadılar, diye göz kırpıyor bana.  Genellikle keyifli bir ruh hâliyle geliyorlarmış.  ‘’Kendilerine bir hediye vermek istiyorlar sanki.’’

 

 

Ömür boyu taşınacak bir dövmeye nasıl karar verilmeli, diyorum.  Net bir cevap vermek istemiyor.’’İnsanların karar mekanizmalarına saygı duyulmalı. Tercih yapan kişiyi mutlu etmek esastır. Kaldı ki, hiçbir tarz birbirine benzemiyor bazen. Şahsi favorileri, Japanese tarzı dövmeler. Müşteriye yapmayı en sevdiğim dövmeler onlar.’’

Küçüklüğünden beri Japon mitolojisine ilgi duyan biri. Patronu bu konuda öncülerden biri; ondan öğrendikleriyle ilerlemeyi seviyor.

Bir başkasında gördüğün dövmelerde hata fark edince ne hissediyorsun? ‘’Açıkçası başka bir dövmeye bakınca hata aramıyorum. Genel olarak hayatta hata aramam. He, karşıma çıkarsa bilmem(Gülüyor.)  Sonuçta minimal bir dövme de olsa, sanatçılar buna emek veriyor. Duygularını katıyorlar mürekkebe. Benim orda bir kısmı yamuk ya da deforme olmuş bir şey görmem karşımdaki insana söylememi gerektirmez. Her insan zaten promosyonla dövme sevmiyor. Yaşam tarzı olarak ‘hatalı’ yaptırıyorlar bazıları.’’

Yine de görselden ziyade dövme boyutlarına çok fazla takıntılı Fahriye Seda. Dövme, kişinin anatomisine göre yanlış boyuttaysa onu çok rahatsız ediyor. Bakamıyormuş gerçekten.

Sektörde ayrımcılık yapılmadığını söylüyor. En azından hiç denk gelmemiş. Bir haksızlığa uğradığında destek göreceğini çok iyi biliyor, bu konuda tek bir şüphesi yok.

 

Titizliğiyle öne çıkıyor. Çalıştığı oda tertemiz olmalı. Aşırı gürültü ve kalabalık dikkatini dağıtıyor; enerjisini  düşürüyor. En önemli olan ve temel bilgi dediği şey ise: tamamen sağlık bilgisi.

İz bırakıyorsun. İyi bir şey olmalı bu… ‘’Bu nasıl bir his, tarif etmek zor. Neresinden başlasam bilemedim. Genelde büyük dövme yapmayı severim çünkü seçtiğim müşterim sadece birkaç örnek verdikten sonra tamamen gerisini bana bırakıyor. Güven birinci sırada. Dövme bittiğinde gözlerinde gördüğüm mutluluk ruhumu doyuruyor. ‘’

Bir günde ortalama beş- altı saat çalıştığını söylüyor. ‘’Elimden geldiğince kibar olmaya çalışıyorum. Tabii her insan her gün iyi olamaz; bazen gergin günlerim de oluyor fakat müşterilerim beni neşelendiriyorlar, sağ olsunlar.’’(Gülüyor.)

Unutamadığı bir anısından bahsediyor. ‘’Hiç unutmam, bir gün bir dövme sanatçısına dövme yaptırırken canım acımıştı ve mola istemiştim. Sert bir tepki vermişti. Ben de ‘müşterilerine de böyle misin hep?’ demiştim. O da ‘evet’ dedi ve asistanına baktı gülerek. Bu tavrının doğru olmadığını söyledim ona. Ben sanatçıyım, dikkatimi dağıtacak bir hareket istemiyorum, diye yanıtlamıştı. Aslında sadece lavaboya gitmek istemiştim. Ve izin vermemişti. Tuhaf. Her ne kadar sanat yapsak da karşımızdaki insanla duygudaşlık kurmak gerek. Canı yanıyor, kendini güvende hissetmesi gerek, Memnun etmeliyiz ki memnun kalalım. Bu döngüye inanırım.’’

 

Hayata karşı bir dövme ile cevap vermek için aceleci davranmadığını ve cevap verse bile ilerleyen yıllarda bu cevaba gülebileceğini dile getiriyor. ‘’Açıkçası hayatı bu kadar düşünmüyorum. Bugün vereceğim cevaba, beş yıl sonra, yani biraz daha olgunlaştığımda gülebilirim. Aynı kalmayacak bu cevap.’’

 

Fahriye Seda Kayıhan, emin adımlarla ilerliyor. Dünyayı gezmek istiyor… Merdivenden aşağı mı inmek yoksa yukarı mı çıkmak istiyorsun? diye kendine sormuş… Cevabının peşinden gitmeye devam ediyor.

 

Fahriye Seda Kayıhan’ın değerli çalışmaları için:

https://www.instagram.com/fahriyekayihan/?igshid=MzRlODBiNWFlZA==

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Röportaj: Mesut Keskinbıçak